Obezite Mercek Altına Alındı
Türkiye’de yüzde 40 oranında obez popülasyonunun olduğunu belirten Doç. Dr. Süleyman Bozkurt, obezitenin cerrahi dışı tedavi oranındaki rakamın yüzde 3 olduğunu açıkladı.
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi tarafından “1. Bezmiâlem Obezite Cerrahisi ve Anestezisi Sempozyumu” Dekanlık Konferans salonunda gerçekleştirildi. Obezite cerrahisindeki güncel cerrahi ve anestezi uygulamalarının ele alındığı konferansta hekimlere obezitenin cerrahi müdahalesini içeren canlı ameliyat yayını sunuldu. Sempozyuma cerrahi müdahale esnasında yorumlarıyla eşlik eden Prof. Dr. Mustafa Taşkın, Prof. Dr. Mahir Özmen, Prof. Dr. Umut Barbaros, Prof. Dr. Asım Cingi ve Doç. Dr. Halil Coşkun da katıldı.
Sempozyumun ilk oturumunda özellikle obezite cerrahisi detaylı boyutlarına kadar mercek altına alındı. Sempozyumun ikinci oturumunda ise özellikle obezite tedavisinde en etkili yöntemler arasında kabul gören ameliyatlara ilişkin Doç. Dr. Süleyman Bozkurt, meslektaşlarına Laparoskopik Sleeve Gastrektomi vaka takdimi ve interaktif tartışma ile canlı bir ameliyat gerçekleştirdi. Operasyon sonrasında yapılan müdahaleye ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Süleyman Bozkurt söz konusu yöntemin dünyada nadir kullanıldığını hatırlatarak “Teknik olarak şu anda dünyada en çok uygulanan cerrahi Laparoskopik Sleeve Gastrektomi. Bu uygulama, midenin tüp haline getirilmesi sonucunda kısıtlayıcı özelliğinden dolayı hastaya kilo kaybettiriyor” dedi.
“BAŞARI ORANI DÜŞÜK BİR HASTALIK”
Obezitenin her geçen gün bir halk sağlığı sorununa dönüştüğünü ifade eden Doç. Dr. Bozkurt, “Obezite dünyada gittikçe artan halk sağlığı sorunudur. Türkiye’de de yeni istatistiklere göre yüzde 40’a varan bir obez popülasyonumuz var. Obezite tedavisinde cerrahi dışı yöntemlerde başarı oranı neredeyse yüzde 3 gibi. Cerrahi operasyon, obezite hastalığında ve obezitenin getirdiği yandaş hastalıklarda yüzde 70-75 gibi yüksek bir başarı oranıyla uygulanıyor. Obezitenin cerrahi ve diğer yöntemlerle değil de önlemle ortadan kaldırılması düşünülüyor ancak konudaki başarı oranları düşük. Hastalar ister istemez cerrahiye yönlendiriliyor” dedi.
Obezite operasyonları sonrasında kişilerin psikolojik durumları hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Süleyman Bozkurt, kişilerin şok kilo kayıpları ile karşılaşmış olduklarını ve gündelik yaşamlarında ideal kilolarını koruma yöntemlerine ilişkin şunları söyledi: “Hastalarımızı hastanemizde üç gün tutuyoruz ve özel bir beslenme rejimi uyguladıktan sonra taburcu ediyoruz. Genellikle birinci ay sonunda her şey ortaya çıkamaya başlamış oluyor ve hasta şok kilo kayıplarıyla karşılaşıyor. Psikolojik açıdan aslında tam bir motivasyon yaşıyorlar. Ameliyat sonrasında bile karbonhidratlardan ve şekerlerden uzak durmalarını ve gün içerisinde gerekli olan enerjiyi alacakları yiyecekleri tercih etmelerini istiyoruz. Cerrahi tek başına bir mucize değil. Mutlaka yanında hastanın uyum göstermesi gereken egzersizlerle diyet programları da olmalı.”
Obezite operasyonlarında risk barındıran durumlardaki yaşam kayıplarının 200’de bir olduğunu da açıklayan Doç. Dr. Bozkurt, “Risk açısından bakarsanız pek çok cerrahi müdahaleden farklı bir risk oluşturmuyor. Hatta açık kalp damar cerrahisinin ameliyatlarındaki risk oranından çok daha düşük bir risk var. Dünyadaki bütün verileri topladığımızda obezite cerrahisine bağlı cerrahi ölümler neredeyse 200’de bir. Özellikle de risk grubu olan hastalarda, hastayı ameliyata iyi hazırlarsanız eğer bu oran neredeyse sıfıra yaklaşır. Sonuçta anesteziye ve cerrahiye bağlı riskler var. Ama düşünüldüğü ve korkulduğu gibi bu oranlar çok yüksek değil. Biz burada Bezmialem Vakıf Üniversitesi olarak 4 senedir obezite cerrahisiyle ilgileniyoruz. Gayet bir ciddi deneyimimiz oldu” dedi.