(özel Haber) Kocasını Çekiçle Öldüren Kadına Ağır Tahrik İndirimi

(özel Haber) Kocasını Çekiçle Öldüren Kadına Ağır Tahrik İndirimi

Arnavutköy’de 23 yıllık eşini kafasına parke taşı ve çekiç vurarak öldüren kadın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, cinayetin ağır tahrik altında işlendiğine karar vererek cezayı 18 yıla indirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Fatma Kaymak ve olayda hayatını kaybeden Metin Kaymak’ın babası şikayetçi Recep Kaymak ile taraf avukatları katıldı.
"SONUNDA BANA KAFAYI YEDİRTTİ"
Duruşmada söz alan sanık Kaymak, "Sürekli dayak yiyordum, aldatılıyordum. Oğluma cinsel tacizde bulunuyordu. Ruh ve sinir hastası oldum sayesinde. Sonunda bana kafayı yedirtti" dedi. Sanık Kaymak’ın avukatı Şafak Erdoğdu, Fatma Kaymak’ın ölüme sebep olan davranışının yalnızca parke taşı ile maktulün kafasına vurmak olduğunu belirttiği beyanında, "Çekiçle maktule vurma fiili ölüme sebep olan değil yaralamaya dönük olan bir davranıştır. Kızgınlık ve öfkenin belirtisi olacak hareketlerdir. Ölüme sebep olan nesne her zaman üst katta bulunan bir taştır. Önceden suç işleme kastıyla konmamış, cinayet bir anlık kararla işlenmiştir. Ayrıca canavarca hisle değil kontrolsüz bir hisle cinayet işlenmiştir" diye konuştu.
HAKSIZ TAHRİKTEN İNDİRİM YAPILDI
"Canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan sanık Fatma Kaymak’a, evlilik hayatı boyunca maruz kaldığı baskı ve şiddet dolayısıyla cinayeti haksız tahrik altında işlemesi sebebi ve iyi hal indirimi yapılarak 18 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırıldı.
"ANNEM, BABAMIN BİZE TECAVÜZ ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORDU"
Fatma Kaymak, olaydan önce bir süre Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görmüş, ilk duruşmaya da tutuklu bulunduğu cezaevinde tuttuğu 20 günlük ölüm orucu nedeniyle katılmamıştı. Önceki duruşmalarda Kaymak çiftinin çocukları tanık olarak dinlenmişti. Kaymak ailesinin 3 erkek çocuğu da evlerinde sürekli tartışmalar yaşandığını ve anne babalarının birbirlerini çok kıskandığını anlatmışlardı. Annesini de, babasını da sevmediğini belirten H.K., “Annem evden yılda 2-3 kez dışarı çıkmazdı, dışarı çıkmasına babam izin vermezdi. Annem hep bir gün babamı öldüreceğini söylerdi ama psikolojisi bozuk olduğu için ciddiye almadık. Annem babamın bize tecavüz ettiğini söylerdi. Bizi hastaneye kontrole götüreceğini söylerdi. Ancak babam bana ya da kardeşlerime hiçbir zaman tecavüz etmedi. Annemin kafası yerinde değildi. Manyağın, delinin tekidir’’ diye ifade vermişti.
"ANNEMİ ELİNDE ÇEKİÇLE GÖRDÜM, BANA SUS İŞARETİ YAPTI"
Evin en küçük çocuğu 12 yaşındaki A.K. olay gecesi babasını kanlar içinde yatağında, annesini ise elinde kanlı çekiçle gördüğünü anlatmıştı. A.K. “Annemle babam ayrı odalarda yatarlardı. O gece babam odasında yatıyordu. Bir ara su içmek için mutfağa giderken annemi koridorda gördüm. Elinde çekiç vardı, göz göze geldik. Bana sus işareti yaptı. Sonra annem babamın odasına girdi. Bir süre sonra vurma sesleri duyunca babamın odasının kapısını araladım. Babam yatakta kanlar içindeydi, annemin elinde kanlı çekiç vardı. Hemen ağabeylerimi çağırdım. Annemi yakaladık" şeklinde konuşmuştu.