(özel) Kadınlar Canlı Bomba Olmaya Daha Yatkın
Türkiye, son yıllarda çeşitli terörist gruplarının bombalı eylemlerine maruz kaldı. İstanbul’daki Sultanahmet Turizm Şube Müdürlüğü’ne düzenlenen canlı bomba saldırısı da bu eylemlerin sonuncusu oldu. ‘Son yıllarda gerçekleştirilen canlı bomba saldırılarında hedef alınan noktalar?, Örgütlerin gündem ilişkileri, kimler neden ve niçin canlı bomba olarak seçilir?, Canlı bomba seçiminde cinsiyet önemli midir?’ sorularını Sosyolog İsmail Öz yanıtladı. Öz canlı bomba seçiminde özellikle kadınların daha elverişli olduğuna dikkat çekti.
Önce yer ardından zamanlama belirleniyor. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra da hedefe doğru yol alınıyor. Onlar üzerlerindeki fünyeyi patlatana kadar birer canlı bomba. Bedenlerini canlı bombaya dönüştüren ideolojik kimlikler nasıl intihar bombacısı olmaya karar verir? Hedef ve yer seçiminde nelere dikkat ederler? Mensubu oldukları örgütlerin gündeme göre hareket etme biçimleri nelerdir? Kimler niçin canlı bomba olarak seçilir? Ve Cinsiyet faktörü etken midir? Gibi ocakları yıkan canları yakan saldırıların tüm detayları sosyolojik açıdan mercek altına alındı.
“TERS ORANTI VAR”
Sosyolog İsmail Öz, son yıllarda intihar saldırılarında düşüş ancak örgütsel eylemlerde artış yaşandığını söyledi. Örgütsel eylemlerin artışı ve azalışında yaşanan seyir değişikliğinin intihar saldırıları oranıyla kıyaslandığında ters orantının ortaya çıktığını aktaran Sosyolog Öz, “Türkiye’de 1993 ve 1994 yıllarında terör olaylarının en çok tırmandığı yıllarda yılda 4 bin 4 bin 500 civarındaki terör saldırısı olayında o dönemlerde intihar saldırılarının daha düşük seviyede seyir ettiği ve eylemlerinin azaldığı dönemlerde ise intihar saldırılarına daha çok başvurulduğuna dair ters orantıyı görmek mümkün. Bunun sebebi şu: Örneğin PKK unsuru üzerinden baktığınızda biz yaşıyoruz grup olarak ayaktayız yani bir şekilde bitmemişlik faktörü üzerinden hareket ettiklerini görebiliyoruz. Dolayısıyla ile eylemlerin artışı ve azalışı ile intiharların arasında ilgili ters bir orantı var ortada” dedi.
İNTİHAR BOMBACILARI NASIL SEÇİLİYOR?
İntihar bombacıları ya da canlı bomba. Örgütlerin bu seçimi yaparken özellikle ‘kahraman’ algısını belirlediği örgüt elemanları üzerinde aşılamaya çalıştığına vurgu yapan Sosyolog Öz; “ Seçilen kişilere baktığınızda da toplumlara ve gruplara göre intihar saldırılarında kullanılacak kişileri seçme biçimleri de değişebiliyor. Seçilen tiplere baktığınız zaman rahatlıkla duyguları harekete geçirilebilecek kişiler seçiliyor. Yer edinemeyen kişiler olarak bazen karşınıza çıkabiliyor. Grubun içinde kendini feda etme, bir kahraman olma duygusu ön plana çıkabiliyor. Ciddi oranda da bir sosyal baskı var. Bu sosyal baskı içinde ona öğretilen duygu da şu: ‘bunu gerçekleştirmediğin zaman grubun içinde saygı gören bir insan olarak yaşama şansın yok’ dolayısı ile onu bu duruma hazırlayan ona grubun içinde dar bir hayatın içinde bir yaşam biçimi sundukları için onun dışına çıktıları zaman o grubun içine hapsolmuştuk söz konusudur ve onun dışına çıktığında zaman nasıl yaşayacağını bilemeyeceği hali ona şunu söylüyor: ‘Sen zaten bu eylemi gerçekleştirmediğin zaman burada da insan gibi saygı görmeyeceksin. Ama bunu eylemi gerçekleştirdiğin zaman hem grubun adına bir hareket hem de kendini kahraman olarak kılıyorsun. Bir ses getirme biçimi. Bu kişilerin nasıl bu hale getirildiği ya da eylemi gerçekleştirilen kişinin psikolojisinden düşündüğünüz zaman kendi ideoloji açısından yüksek bir duygu ile donatılıyorlar. Çünkü oraya giderken bir kahramanlık grubu için çok önemli bir iş yapmaya gidiyor.”
TÜRKİYE’DE DEVLET KURUMLARI HEDEF ALINIYOR
Türkiye’de gerçekleştirilen intihar saldırılarının altında şiddetle ispatlanmaya çalışılan bir güç profilinin oluşturulmak istendiğine dikkat çeken Öz konuşmasında şu sözler ile devam etti: “Bizim ülkemizde yapılan intihar i eylemlerinde hep devlete ait kurumların hedefleri güvenlik güçlerinin hedef alındığını görüyoruz. Burada da görüyoruz ki bu grupların devlete karşı bir kendilerini ispatlamaya ya da devletin karşısında bir güç olarak ortaya koyma biçimi olarak yansıyor. Yani güvenlik birimlerini yansıyor. Sultanahmet’teki saldırı bunun örneğidir.”
SALDIRI SEÇİMLERİNDE BAYANLAR DAHA ELVERİŞLİ
Saldırılarda cinsiyet öneminde de değinen Sosyolog Öz, Sultanahmet Turizm Şube Müdürlüğü’ne yapılan saldırıda canlı bombanın kimliğinin bir bayana ait olduğunu hatırlatarak söz konusu seçimlerde bayanların duygusallık oranlarının göz önünde bulundurulmasıyla daha elverişli olduğunu söyledi. Öz şunları söyledi: “ Bayanların duygusal açıdan çok daha fazla etkilenme biçimlerinden bahsedebiliriz. Çünkü bayanlar bu anlamda davalarına inandıklarına karşı biraz daha fazla duygu yüklü olabiliyor. Kadın biraz daha sahiplenicidir. Kadınlar bu tip durumlar için biraz daha elverişli olabiliyor. Tabii çok genel geçer bir değerlendirme olarak da görmemek lazım. Sonuçta o kişinin inanca ve inandığı değerlere doğrultusunda kendisini ifade etme duygusunun ne kadar geliştirildiğine bağlı.”
SEÇİLEN NOKTALAR SEMBOLİK YERLER
Seçilen noktaların genellikle sembolik noktalar olduğunu aktaran Öz; “Özellikle ses getirici, o günler için önemli bir değer atfeden süreç. Örneğin turizm döneminde turizm bölgelerinin hedef alındığı, bir takım dini hassasiyetlerinin gündeme gelindiğinde azınlıklar meseleleri gibi oraların seçildiği yani o güne göre ve o günde sembolik anlamlar yüklenerek yapıldığı intihar eylemleri var.
Bir hareket yapacaksanız onu herkesin baktığı yerde yapmak gibi. Buradan baktığınız zaman da polise dönük bir hareket var. Ses getirmiş. Nerde ses getirmiş. Paralel yapının medya organları üzerinde ses getirmiş. Dolayısı ile ince noktalar ve ortaya çıkan nüanslar seçilerek ortaya çıkacak tabloyu ve onu konuşacak zemini yakalamak bu konunu çok daha fazla gündeme gelmesi, metodoloji ile şiddet üzerinden ses getirme çabası var.”
“AMAÇ ENDİŞE OLUŞTURMAK”
Sultanahmet Turizm Şube Müdürlüğü’ne düzenlenen hain saldırının toplum üzerindeki etkisini değerlendiren Sosyolog İsmail Öz, söz konusu eylemlerle psikolojik atmosfer oluşturulmak istendiğini söyledi. Öz, “Üzücü bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu tip eylemlerin seçilme tarzı da toplum üzerinde psikolojik açıdan endişe oluşturmaktır. Çünkü bu tip eylemlerin nerede ve ne zaman yapılacağı belli olmadığı için panik havası oluşturulmaya çalışılıyor” diye kaydetti.
SALDIRILARDA ROTA GÜNDEM
Saldırıların gerçekleştirilme sürecinde özellikle zamanlama konusunda gündeme göre hareket etme biçiminin ortaya çıktığını aktaran Öz, yaşanan son saldırıda hükümetin çözüm süreci için attığı adımları sabote ederek paralel yapı ve uzantılarının zemin olarak kullanılarak gündem oluşturulmaya çalışıldığını dile getirdi.
Aralarında üst rütbeli emniyet mensuplarının görevlerinden alıkonulma ve haklarında başlatılan soruşturma sürecindeki Türkiye fotoğrafının doğru yorumlanması gerektiğini açıklayan Sosyolog İsmail Öz şunları söyledi: “Enteresan ve kritik süreçten geçiyoruz. Bugün bunun üzerinden de başka bir tarafa akreditasyon oluşturma çabasını görüyoruz. Bazı köşe yazarlarının ya da paralel yapı denilen yayın bazı organlarının, ‘bakın emniyet müdürlerinin alınma süreci bunu doğurdu’ o zaman onların görevde olduğu hadiseleri de biliyoruz. O zaman orada ne demek lazım? Bir şeyi akredite ederken bir tarafı da açıkta bıraktığımızın farkında olmamız gerekiyor. O zaman onların tedbirsizliklerine yormamız gerekecek o dönem yaşanan hadiseleri. Bunların üzerinden bir terör olayını ya da meseli okumak doğru değil.Bu olayların üzerinden bir tablo oluşturmak ne sosyolojik ne de psikolojik açıdan.”
İŞTE SON 20 YILDA GERÇEKLEŞEN CANLI BOMBA SALDIRILARI
30 Haziran 1996 Tunceli: Zilan kod adlı PKK mensubu Zeynep Kınacı’nın üzerindeki bombayı patlatması sonucu 4’ü astsubay, toplam 8 asker öldü; 29 asker de yaralandı
25 Ekim 1996 Adana: PKK mensubu Leyla Kaplan’ın üzerindeki bombayı patlatması sonucu 3 polis memuru ve 1 sivil hayatını kaybetti. 9 polis ve 3 sivil de yaralandI.
29 Ekim 1996 Sivas: PKK mensubu Güler Otaş’ın üzerindeki bombayı patlatması sonucu 3’ü polis, 1’i sivil 4 kişi öldü ve 10 sivil yaralandı. PKK mensupları Güler Otaş ve Hacı Can parçalanarak öldüler.[3]29
17 Kasım 1998 Hakkari: Rojbin kod adlı PKK mensubu Fatma Özen’in üzerindeki bombayı Hakkari Yüksekova Jandarma Komutanlığı binası önünde patlatması sonucunda 3 asker ve 2 sivil yaralandı.
1 Aralık 1998: Binevş-Amed kod adlı PKK mensubu Hüsniye Oruç’un üzerindeki bombayı patlatması sonucu 2’si asker, 10 kişi yaralandı.[5]
24 Aralık 1998 Van: PKK mensubu Hamdiye Kapan üzerindeki bombayı patlaması sonucu Ticaret Lisesi öğrencisi Osman Akbaş öldü, 14 asker ve 10 askeri personel yaralandı.[6]
Mart 1999 İstanbul: Maral Maymak, İstanbul Taksim Meydanı’nda bulunan Çevik Kuvvet otobüsünün yakınında üzerindeki bombayı patlatması sonucu öldü. Saldırıda 3’ü polis, 10 kişi yaralandı
Nisan 1999 Tunceli: Canan Akgün, üzerindeki zaman ayarlı bombanın erken patlaması sonucu parçalanarak öldü.
3 Ocak 2001 İstanbul: DHKP-C üyesi Gültekin Koç’un üzerindeki bombayı patlatması sonucu 1 polis memuru öldü; 2 polis memuru, 2 çarşı ve mahalle bekçisi ile 3 sivil yaralandı.
10 Eylül 2001 İstanbul: DKP-C üyesi Uğur Bülbül’un üzerindeki bombayı patlatması sonucu 2 polis memuru ve 1 Avustralya vatandaşı öldü. 13 polis memuru ile 8 sivil de yaralandı.[10]
20 Mayıs 2003 Ankara: DHKP-C üyesi Şengül Akkurt, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e suikast düzenlemek için bir kafede hazırlanırken üzerindeki bombanın patlaması sonucu öldü.
15 Kasım 2003 İstanbul: Beyoğlu ve Şişli’de bulunan iki ayrı sinagoga eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Saldırılarda toplam 25 kişi hayatını kaybederken 262 kişi de yaralandı. İki ayrı kamyonetle intihar saldırı olarak gerçekleşen eylemleri, Bingöl doğumlu Mesut Çabuk ve Gökhan Elaltuntaş’ın gerçekleştirdiği tespit edildi.
20 Kasım 2003 İstanbul: İstanbul HCSB Bank Genel Müdürlüğü’nde hedef İngilizler oldu. Önce saat 10.55 sularında Levent’teki HSBC Bank Genel Müdürlük binasının önünde bir patlama meydana geldi. Aynı saatlerde Tepebaşı semtinde bulunan İngiliz Başkonsolosluğu’nun önünde başka bir patlama oldu. Bomba yüklü araçlarla düzenlenen iki saldırıda 51 kişi hayatını kaybederken, 700’ü aşkın kişi de yaralandı. İngiliz yetkililer, İstanbul Başkonsolosu Roger Short’un da patlama sırasında hayatını kaybettiğini açıkladı.
9 Mart 2004 İstanbul: Kartal’da bulunan Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası Derneğine, 2 kişi tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. Üzerindeki bombaları patlatan saldırganlar 6 kişinin yaralanmasına neden oldu. Olayda 2 saldırgan hayatını kaybetti.
9 Mart 2006 Van: Dengtav kod adlı PKK mensubu Devrim Solduk’un üzerindeki bombayı patlatması sonucu bir belediye trafik görevlisi ve yoldan geçen bir sivil öldü, 19 kişi de yaralandı.
2007 Ankara: Ankara Ulus’taki Anafartalar Çarşısı’nın girişinde bomba patladı. Saldırıda bombacıyla birlikte 7 kişi öldü, 10’u Pakistan uyruklu 91 kişi de yaralandı. Saldırıyı gerçekleştirenin 29 yaşındaki Güven Akkuş olduğu belirlendi.
31 Ekim 2010 İstanbul: Beyoğlu ilçesi Taksim Meydanı’nda Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü bekleme noktasına yönelik olarak Vedat Acar adlı PKK üyesi tarafından düzenlenen eylem sonucunda 15’i polis olmak üzere toplamda 32 kişi yaralandı.
11 Eylül 2012 İstanbul: İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yer alan Gazi Polis Merkezi’ne İbrahim Çuhadar adlı DHKP-C üyesinin düzenlediği canlı bomba eylemi sonucunda 1 polis yaşamını yitirdi, 4’ü polis 7 kişi de yaralandı.[2]
11 Mayıs 2013 Hatay: Reyhanlı’da düzenlenen iki ayrı bombalı terör saldırısında 52 kişi öldü 146 kişi yaralandı.
6 Ocak 2015 İstanbul: Sultanahmet’te turizm şube karakoluna yönelik intihar saldırısı gerçekleşti. DHKP-C’li olduğu iddia edilen Elif Sultan Kalsen’nin İngilizce ’cüzdanımı kaybettim’ diyerek içeri girip ve üzerindeki bombayı patlatması sonucu 1 polis memuru şehit oldu.