Polis Aracının Çarpmasi Sonucu Ölen Ehlinaz Yüksek’in Ailesi Adalet İstiyor

Polis Aracının Çarpmasi Sonucu Ölen Ehlinaz Yüksek’in Ailesi Adalet İstiyor

Bilecik’te geçtiğimiz günlerde, Sanayi rampası mevkiindeki yaya geçidinden karşıya geçmek isterken resmi bir polis aracının çarpması sonucu hayatını kaybeden 67 yaşındaki Ehlinaz Yüksek’in ailesi, kaza sonrası sivil polis aracının şoförünün Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ifadesinin ardından serbest bırakıldığını ve hiçbir adli makama çıkarılmadığını iddia ederek adalet istedi.
Merhume Ehlinaz Yüksek’in kızı Sevim Yüksek, kaza anında annesinin yanında bulunan oğlunun kendisini arayıp olayı haber verdiğini anlattı. Olay yerine gittiğinde annesinin ambulansa alındığını ve kendisine gösterilmediğini belirten Yüksek, "Hastaneye gittiğimde annemi görmek istedim, haber almak istedim. Bana, ’biz sizi haberdar edeceğiz’ dediler. Bana bilgi vermediler, bir şey söylemediler. Hastanenin acil kapısının önünde annemden haber bekledim. Sonradan ’anneniz öldü’ dediler" diye konuştu.
“ANNEMİ MORGDA GÖRDÜM ÇOK KÖTÜYDÜ”
Annesini morgda gördüğünde çok kötü olduğunu belirten Sevim Yüksek, “Annem çok kötüydü. Bu olaydan sonra adaletin yerini bulmasını istiyorum. Normal bir vatandaş kaza yaptığında nasıl ehliyeti elinden alınıyorsa, o adamın da alınmasını istiyorum. Adaletli davransınlar. Bizi nasıl görüyorlarsa gözlerinde, o adamı da öyle görsünler istiyorum ben. Bize nasıl bakıyorlarsa, biz nasıl normal vatandaşsak onların gözünde aynı kefede olmak istiyoruz. Adalet istiyorum sadece. Bize haklı davransınlar, ona haksız değil” dedi.
"YAŞANAN KAZA SONRASI AYDINLATILMIYORUZ"
Merhume Elinaz Yüksek’in oğlu Cemil Yüksek ise olay yerinde sürekli kazalar olduğunu ve bu yıl içerisinde 3 ölümlü kaza meydana geldiğini belirtti. Yüksek, “Yaşanan kaza ile ilgili çok fazla aydınlatılmıyoruz. Kamera görüntüleri ne yazık ki mevcut değil. Yani bugün Emniyet Müdür Yardımcısı ile görüştük. Orada herhangi bir kamera olmadığını, olan kameranın da olay yerinin 4 metre üstünü gösterdiğini söylediler. Madem ki burada bu kadar kaza oluyor, bu kadar tehlikeli bir bölge neden yeterli ışıklandırma yok? Neden yeterli donanımda kamera yok? Bunlar soru işareti ama şu an bir yasal süreç başladı artık. Konuyla ilgili çok da fazla konuşmak istemiyorum. Artık yasal sürecin sonunda biz adalete de güveniyoruz. Adaletin illaki yerini bulacağını biliyoruz. Buna eminiz. Bu yargı sürecinin sonucunu bekleyeceğiz, göreceğiz. Biz kesinlikle şikayetçiyiz. Adalet de yerini bulacak. Suçlular cezasını çekecek. Sürücü, annemi kesinlikle görmediği, hızının normal seyirde olduğu, havanın çok puslu ve yağışlı olduğu gibi ifadeler kullanmış. Yani o artık onunla kendi vicdanı arasında. Geri kalanlar ise artık adalet. Herkes mahkemede neyin ne olacağını görecek. Normal seyrinde gittiğine inanmıyorum, çünkü normal seyirde böyle bir kaza olmaz, olamaz” dedi.
“ANNEM 34 METRE İLERİDE, ARABA RAMPA YUKARI 64 METREDE DURMUŞ”
Kaza sonrası arabanın önünün paramparça olduğunu, annesinin 34 metre ileride, otomobilin ise bayır yukarı 64 metrede durduğunu belirten Cemil Yüksel, “Buna kim inanır ki? Bilirkişiye gerek yok. Normal bir vatandaşı çevirsen inanmaz yani. Bu bir şeylerin üzerini örtmek için mi ya da hakikaten bize yardım mı etmek istiyorlar. Bilemiyoruz tabiki bunu, yargılama sürecinin sonunda göreceğiz. Ben olaydan yarım saat sonra olay yerinden geçtiğimde evet yağış vardı. Ama hava kesinlikle puslu değildi. Görüş açısının engellenmesi için ya bir insanın önünü göremeyecek kadar suratlı olması lazım ya da dikkatinin dağınık olması lazım. Ya telefonuyla ilgilenmesi lazım, birisiyle muhabbet ediyor. Kafasını çevirdiği zaman zaten kaza olur yani. Benim tahminim böyle bir durum. Kesinlikle bir art niyet olmadığını düşünüyorum, bir art niyet yoktu” dedi.
“DİREKSİYONUN BAŞINDAKİ ZAT ELİNİ VİCDANINA KOYSUN”
Merhume Elinaz Yüksek’in kardeşi Nurtaş Doğan ise arabanın direksiyonunda oturan zatın elini vicdanına koyması gerektiğini belirterek, “Sağ tarafından gelen trafik yaya trafiği ve buna yol vermek mecburiyetinde. Yaya yoluna adımını atan bir zatın akli dengesi bozuk olabilir, rahatsız, hasta olabilir. Devletin güvenlik birimindeki bir memur olarak dikkat etmeyenleri kınıyorum. Cumhuriyet Savcısını da kınıyorum. Bu olayla ilgili herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Zaten ifadesi alınmamıştır savcılıkça. Ben karakola falan gitmedim fakat yeğenimin bana bildirdiğine göre ifadeler sadece karakolda duruyor. Biz cenazemizi dün defnettik. Bugün çocuklar uğraştılar. Herhangi bir kesin bilgi alınamadı, sadece hastaneye verilen defin bilgisi var. Kaza raporu çelişkilerle dolu. Onun için cenazeye katıldılar emniyet yetkilileri. Bilecik Emniyet Müdürü katıldı ve ’biz her şeyle ilgileneceğiz’ dedi. Fakat bugün öyle bir şeye teşebbüs ettiğimizde öyle bir pozisyon göremedik. Ve o zat, o arabanın direksiyonuna oturan zat elini vicdanına koysun. Gitsin emniyet birimlerine kendisini güzelce anlatsın. Ben bunu istiyorum, başka bir şey de demiyorum. Benim ablam o acıyla öldü. Benim yüreğimden çıkmıyor. O da kendi elini vicdanına koysun. Kendi ablası, annesi diye düşünsün. Ona göre kendi kararını kendisi versin. Biz adalete, Rabbi alemine sığınan insanlarız. İnançlıyız, adalete de güveniyoruz” dedi.