Prof.dr. Bereket: “şeker Hastalığı Çocuklarimizi Tehdit Ediyor”

Prof.dr. Bereket: “şeker Hastalığı Çocuklarimizi Tehdit Ediyor”

Okul çağındaki çocukları tehdit eden önemli kronik hastalıklardan biri olan şeker hastalığının görülme oranları ülkemizde gün geçtikçe artarken, hastalığın tedavisinde kullanılan yeni teknikler diyabetli çocukların yaşam kalitesini yükseltiyor. Genellikle erişkin hastalığı olarak bilinmekle birlikte şeker hastalığı ‘diyabet’ her yaştan çocuk ve gençlerde de görülebilen bir hastalık olarak biliniyor. Diyabet vücudumuzun şekeri kullanabilmesini sağlayan insülin hormonunun eksikliği veya direnci sonucu ortaya çıkan ve kan şekerinde yükseklikle seyreden bir hastalık olarak belirtiliyor.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı Academic Hospital ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Abdullah Bereket, diyabet tedavisindeki yenilikleri aktardı. Şeker hastalığının iki tipi olduğunu anlatan Bereket, şöyle konuştu: “Bunlardan birincisi Tip-1 diyabettir, daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülen bu tip diyabet insülin eksikliği sonucu gelişir. Tip-1 diyabette vücut insülin üreten pankreas adacık hücrelerini kendi-kendine tahrip eder ve insülin eksikliği ortaya çıkar. Tip-2 diyabet ise daha çok erişkin diyabeti olarak bilinir ve buradaki esas problem şişmanlık sonucu gelişen insülin direncidir. Çocukluk çağında görülen diyabetlerin tümüne yakını Tip-1 diyabet olmakla birlikte özellikle şişmanlık oranındaki artış nedeniyle şişman ve ergenlik çağındaki bazı çocuklarda Tip-2 diyabet de görmekteyiz.”
Şeker hastalığının çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıklarından biri olduğunu anlatan Bereket,, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalığın sıklığı hem ülkemizde hem de dünyada giderek artmaktadır. Marmara Üniversitesi Çocuk Endokrinoloji bölümünce İstanbul’da 2009 yılında yapılan bir çalışmada her 10.000 okul çağı çocuğundan 7’sinde tip-1 diyabet bulunduğu saptanmıştır. Ülkemizde 20 bin civarında Tip-1 diyabetli çocuk olduğu hesaplanmaktadır.”
Diyabetin tanı ve tedavisinde tüm ilerlemelere karşın henüz tamamen iyileştirilebilen bir hastalık olmadığını anlatan Bereket, sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde gelişmiş insülinler ve kan şekeri ölçüm yöntemleri sayesinde diyabetli çocuklar da diğer yaşıtları gibi normal bir yaşam sürdürebiliyor. Eskisine göre nispeten daha serbest yiyip içebiliyor. Her türlü sosyal ve sportif etkinliklere katılabiliyor. Ancak diğer yaşıtlarından farklı olarak yapmaları gereken ekstra zorunluluklar var. Günde en az 4 kez kan şekerini parmaktan ölçmek ve günde 4 kez insülin enjeksiyonu yapmak ve belki bazıları için bunlardan daha önemlisi yiyeceklerinde az da olsa ‘basit şeker içeren gıdalar’ bazı şeylere dikkat etmek zorunda olması.
Bereket, diyabetli çocuklar hastalığın gereklerine uyarsa diğer yaşıtları gibi sağlıklı ve aktif bir yaşam süreceklerini belirterek “Ama diyabetin gereklerine uymak her çocuk için kolay değil. Diyabetle uğraşan hekimler ve bilim adamları diyabetli çocukların yaşam kalitesini yükseltmek için sürekli uğraşıyor. Bu uğraşıların çok yakın gelecekte meyve vermesini umuyoruz. Diyabetli çocukların iğne sözcüğünü telaffuz etmediği ve yaşıtlarının yediği içtiği her şeyi yiyebilecekleri günler muhtemelen çok uzak değil” dedi.