Şengal İçin 120 Kilometre Yol Yürüdüler
Şengal’da susuzluk ve açlık nedeniyle yaşamını yitiren Ezidi çocuklarının durumuna dikkat çekmek için Feraşin’den yola çıkan Van Mazlum-Der Başkanı Yakup Aslan ile dağcı Ömer Demez, 120 kilometre yürüyerek Van’a ulaştı.
IŞİD çetelerinin Şengal, Mahmur ve Rojava’ya yönelik saldırılarını protesto etmek ve Şengal dağlarında susuzluk ve açlık nedeniyle yaşamını yitiren Êzidi çocuklarının durumuna dikkat çekmek için Feraşin Yaylası’ndan yola çıkan Van Mazlum-Der Başkanı Yakup Aslan ile dağcı Ömer Demez, 120 kilometre yürüyerek Van’a ulaştı. Van’ın Kurubaş mevkisinde Aslan ve Demez’i Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Hatice Çoban ile Bekir Kaya karşıladı. "Şengal ikinci Kerbala’dır" pankartı taşıyan Aslan ve Demez, daha sonra eş başkanlarla birlikte kısa açıklamada bulundu. Burada konuşan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bekir Kaya, duyarlılıklarından dolayı Aslan ve Demez’e teşekkür etti. Ortadoğu ve özellikle de Kürdistan coğrafyasında bir insanlık trajedisinin yaşandığını aktaran Kaya, özellikle Şengal’de 45-50 derece sıcaklıkta çocukların, yaşlıların bir bütün insanların susuzluktan yaşamlarını yitirdiğini söyledi. Tüm toplumun bu duruma karşı duyarlılık göstermesi gerektiğini ifade eden Kaya, Şengal için Şengalli çocuklar için herkesin elinden gelen çabayı göstermesi gerektiğini belirtti.
Aslan ve Demez’in bir empati yaparak tüketmeleri gereken suyun üçte birini tükettiğini söyleyen Kaya, "Aslında hepimizin yapması gereken bir şeydir bu. Pankartta da Şengal’in ikinci Kerbela olduğunu söyleniyor. Aslında bugün yaşananlar belki Kerbela’dan daha ağır koşullardır. Binlerce insan yerinden yurdundan zorla göç ettirilerek açlığa ve susuzluğa mahkum ediliyor. Umarım sizin yaptığınız bu hareket, toplumun bütününün canlanmasına, Şengal’in hatırlanmasına, Şengal’e yardıma koşmasına vesile olur. Bu duyarlılığı gösterdiğiniz için sizlere teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Dağcı Ömer Demez ise, sadece Şengal değil; ırkı, dili, dini ne olursa olsun herkese bu duyarlılığı göstereceklerini söyleyerek, “Biz asla zalimin dini ve ırkını da sorgulamayacağız. Zalim kim olursa olsun karşısında olacağız ve mazlumun başına okşayacağız, onun yanında yer alacağız. Şengalli çocukların acısını anlamak için az su tükettik. Başladığımız günden bugüne kadar sadece bir akşam yemeği yedik. Hem boğazımızdan yemek geçmedi hem de su içemedik. Toplumda bir duyarlılık oluşturmak gerekiyordu. Klasik eylem yerine farklı bir şey yapmak gerekiyordu. Toplumda bir duyarlılık oluşturmak için yürüdük, iyi ki de yürümüşüz" diye konuştu.
Yakup Aslan da, eylemlerinin zalime karşı insani bir protesto olduğunu belirterek, “Hiçbir kurum, parti adına yapılmadı. Bizim isimlerimizde önemli değil burada. Bizim unvanlarımız ve bağlı olduğumuz düşüncelerde önemli değil. Medyadaki arkadaşların sayesinde böyle bir duyarlılık oluştu. Bundan sonrada buna benzer şeyler devam edecek, etmesi de gerekiyor. Toplumun bilinçlenmesi için bazı arkadaşlarımızın biraz zahmet çekmesi gerekiyor. Klasik eylem ve söylemlerden çıkması gerekiyor" dedi.