Soğuk Havalar Bitki Çaylarina Rağbeti Artırdı
Türkiye’yi etkisi altına alan soğuk hava, kış günlerinin vazgeçilmez içeceği bitki çaylarına rağbeti artırdı. İnsanlar, özellikle soğuk algınlığı, grip, nezle gibi hastalıklardan korunmak için çeşitli bitki çaylarına yönelirken, aktarlar bitki çaylarının bu işin ehli kişilere danışılarak tüketilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Havaların hızla soğuduğu, sık sık sıcaklık değişimlerinin yaşandığı içinde bulunduğumuz günler, soğuk algınlığı, nezle ve gribe de davetiye çıkarıyor. Bugünlerde insanların bu hastalıklardan korunmak için ilk başvurdukları yöntem ise bitki çayları. Şifaları bitkilerin tek tek ya da karışımlar halinde demlenerek en çok tüketildiği günleri yaşıyoruz. Soğuk havalar bitki çaylarına rağbeti artırırken, aktarlarda en çok zencefil, zerdeçal, tarçın, ıhlamur, adaçayı gibi şifalar bitkiler ile çeşitli bitkilerin bir araya getirildiği karışımlar satılıyor. Ancak, bu işin ehli olmuş aktarlar, şifalı bitkilerin sayılamayacak kadar çok yararının yanında, içerikleri nedeniyle çeşitli hastalıklarla ilgili zararları da olabileceği, dolayısıyla bilinçli kullanılması gerektiği konusunda vatandaşları uyarıyor.
“BİLİNENLER DIŞINDA ÇOK ÇEŞİTLİ ŞİFALI BİTKİ VAR”
Mersin’in en işlek caddelerinden Silifke Caddesi üzerinde 40 yıldır aktarlık yapan Mahmut Karadayı, bitki çaylarının faydaları ve nasıl tüketilmesi gerektiği konusunda İHA muhabirine açıklama yaptı. Kışın gelmesi ve soğukların başlamasıyla birlikte en fazla tüketilen ve halk tarafından da çok bilinen bitkilerin zencefil, tarçın, zerdeçal, papatya, hatmi çiçeği ve ebegümeci olduğunu söyledi. Özellikle zerdeçalın vücudun bağışıklık sistemini güçlendiren en iyi bitkilerden biri olduğunu belirten Karadayı, bunlar dışında çoğu halk tarafından bilinmeyen çok çeşitli şifalı bitki olduğunu söyledi. Ekinezyanın vücudun bağışıklık sistemini en fazla güçlendiren bitkilerden biri olduğunu, ancak kimse tarafından bilinmediğini ifade eden Karadayı, “Hint safranı denilen zerdeçal, çoğu pek kullanmaz, bilmez ama karaciğerin en iyi ilaçlarından birisidir, en iyi kan temizleyen ve vücuda en fazla bağışıklık kazandıran, hiçbir zararı, yan etkisi olmayan bir bitkidir” dedi.
İnsanların, soğuk algınlığı, grip ve öksürükte genellikle klasikleşmiş zencefil, ıhlamur, biraz tarçın, az da karanfil karıştırarak tükettiklerini dile getiren Karadayı, “Ama tabi sadece bunlarla olmuyor. Ben şu ana kadar bitki çayı içindekileri 22’ye çıkardım özellikle bronşit için. 22 bile benim için yeterli değil, daha neler var. Benim bu karışımım Türkiye’de her tarafa ulaşır, bakanlara varana kadar gönderiyorum. Yüzde 1 milyon faydası var, kesin. 22 ayrı bitkiyi bir araya getirip, toz haline getiriyorum ve bitki çayı yapıyorum. İçinde neler olduğunu söylemem, çünkü bir sır. Mesela asla ıhlamur katmam. Tarçın da girmez, zencefil ve zerdeçal girer. 19 bitki ile 3 de ağaçlardan çıkan bitkisel sakızdan oluşuyor. Benim için bu da yeterli değil. Bunlar hepsi birbirini tamamlayan bitkiler. Mesela akciğerin o kadar sorunları var ki, bunun tüberkülozu, veremi, kronik bronşiti var, astımı var, KOAH var. Bunlar çok detaylı hastalıklar ve çok teferruatlı ilaçları var. Bunların hepsi bir araya gelince anca ortadan kaldırabiliyor” diye konuştu.
“EHİL İNSANLARA GİTMEK LAZIM”
Bazen klasiğin dışına çıkmak, arayışta olmak da gerektiğini vurgulayan Karadayı, ancak şifalı bitkilerin sayılamayacak kadar çok faydasının yanında, içerdikleri maddeler nedeniyle zararları da olabileceği uyarısında bulundu. Özellikle bitki karışımlarında dikkatli olunmasını isteyen Karadayı, “Bu işi ehline vermek lazım. Televizyonda izliyorum, bu bitkilerde 4-5’i geçen yok. Oysa o kadar keşfedilmemiş bitki var ki. Biz bunu da halktan öğreniyoruz. Tecrübelerimizle 40 yıldır bu işi yapıyorum ben. Onun için ehil insanlara gidilirse daha iyi olur. Bu işi kullanan da çok, sahtekarı da çok. Fazla racon da keserler, buna da inanmamak lazım. Yazıktır, günahtır, halk avamdır, bunlara en ucuz, en faydalı, hiç zararı olmayan bitkilerden verilirse hem müşteri memnun olur hem de bizim aldığımız para helali hoş olur. Bunu dürüstçe yapmak benim şiarım” şeklinde konuştu.
“YARARLISI VAR, ZARARLISI VAR. BİTKİLERİN İÇERDİKLERİNİ BİLMEK LAZIM”
Şifalı bitki satarken insan anatomisini, hastalıkları da iyi bilmek gerektiğinin altını çizen Karadayı, bir şeker hastasının, karaciğer hastasının çeşitli diyetleri olduğuna dikkat çekerek, şu uyarılarda bulundu: “Bu hastaların tüketecekleri yiyecekler var, tüketmeyecekleri yiyecekler var. Bu şifalı bitkilerde de böyle. Mesela karaciğer için ne kadar çer çöp bulursan doldur içine ver, olmaz, bunun yararlısı var, zararlısı var. Nasıl bir antibiyotiğin bir faydası varken 10 tane zararı var, bu bitkiler de böyle. Bunu bilmek lazım. Hangi bitki zehirlidir, hangi bitkinin karaciğere zararı vardır, hangisi toksin içerir bunları bilmek lazım. Bunu bilgili yapmak lazım. Bu da tecrübe gerektiriyor. Karşındaki insan, çünkü bugün ona yarın sana. Biz bu minval üzerine hareket ediyoruz, kandırmıyoruz. Bana şimdiye kadar hiçbir Allah’ın kulu gelip de ‘senin verdiğin bitkiden hiçbir fayda görmedim veya zarar gördüm’ dememiştir, diyemez de çünkü ben bu işi çok bilgili yapıyorum. Benim sipariş tahtam var, Türkiye’nin her tarafından bana herkes sipariş verir, yaparız. Sadece paralarını değil, ben en fazla dualarını alıyorum. Bu da bana yetiyor.”
Aktarlardan alışveriş yapan vatandaşlar da genellikle kış aylarında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu gibi şifalı bitkiler alarak, evde demleyip ailece tükettiklerini söylediler. Özellikle soğuk havalarda soğuk algınlığını önlediği için bitki çaylarını tercih ettiklerini belirten vatandaşlar, bitki çayı içerek rahatladıklarını dile getirdiler.