"tuvaletlerimizi Bile Ocakta Poşete Yaptırıp Sonra Attırıyorlardı"

"tuvaletlerimizi Bile Ocakta Poşete Yaptırıp Sonra Attırıyorlardı"

Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Güneyyurt beldesindeki madende yaşanan su baskınında ocakta mahsur kalan işçilerden kardeş olan Ali ve Kerim Haznedar’ın eniştesi Mehmet Tuncer, iki buçuk yıl önce aynı maden ocağında meydana gelen göçükte kalarak felç geçirdiğini söyleyerek başından geçenleri anlattı.
İki buçuk yıl önce aynı maden ocağında göçük altında kalarak felç geçiren Mehmet Tuncer, "Ocağın şartlarını bana sorsan ben derim ki, oraya gideceğine burada en zor işi ondan hafif görüyorum. Oraya gittiğin zaman Allah’ın ecriyle çalışıyorsun. Buradaki gibi olsan orada çalışamazsın. Elin kolun kalkmaz. Orada ekmek davası var ya, her zorlu şartta adama o zorluğun içinde yine de helal olarak kazandığın için çok helal rızık. Terliyorum ben, üzerine atlet giyerdim af edersin, üç sefer, 5 sefer böle atleti terden sıktığımı bilirim. 2-3 sefer elbiseyi değiştiğimi bilirim. Çizme su dolar, üstünden akar, o biçim zor” dedi.
"AYNI OCAKTA GÖÇÜK ALTINDA KALARAK FELÇ GEÇİRDİM"
Aynı ocakta 2,5 yıl önce göçük altında kaldığını ve felç geçirdiğini, belden aşağısının tutmadığını belirten Mehmet Tuncer, “Şimdi ben iş kazası geçirdim, orada göçük oldu. 2 yıl 3 ay önce oldu. İş girişindeydi zaten, Ramazan günüydü. İşçi işi 1 saat falan erken bırakmıştı. O ara boşlukta haliyle tavan boşluk yapmış, yani salmış diyelim. Kömürünü almışlar, diğeri açıktı. Tahkimat yapılması gerekiyordu. Onu yapmadan da ileriye gidemiyorsun. Mutlaka tahkimatını yapmalısın. Tahkimat esnasında 3-5 dakika sonra, yanımdaki arkadaşlar geride ben ilerideydim. O esnada bir çatırtı patırtı olmadın sadece hatırladığım taşın altından arkadaşların beni çıkardığı. Üstüme tavan çökmüştü. Davrandım ama şimdi belimden aşağısı tutmuyor. Belim kırıldı yani” şeklinde konuştu.
"BURADA ÇOK BÜYÜK BİR İHMAL VAR"
Mehmet Tuncer, maden ocağında büyük bir ihmal olduğunu belirterek, “Af edersin dilen, dilenmek iyi bir şey değil ama en zor iş yap ama orası çok farklı bir şey. Yıllardır orada, 10-20 sene önce çalışılmış burada. Çalışılmış ama oralarda çalışmayan yerlerden kömür alıyor bunlar. Şimdi o önceki çalışılan yerler hep su dolu. Bir sızıntı birike birike ne yapacak, dolacak orası. Yanına yaklaştığın zamanda ne yapacak, su devamlı yüzeye çıkmak istediği için gevşek bulduğu tarafa salacak mutlaka. Bu hemen 3-5 aylık, 1 senelik mesele değil yani. Çok büyük bir ihmal var. Bunun ihmali göz göre göre suyun altına gidiyorsun” şeklinde konuştu.
"BUNLAR BENİM EVLATLARIM GİBİYDİ"
Tuncer, maden ocağında mahsur kalan kayınbiraderlerinin evlatları gibi olduğunu belirterek, “Bu ikisi benim hanımımın küçükleri. Kayın değil de yani bir evlat nasıl olur öyle. Benim yanımda büyüdüler. 10 yaşından beri benim yanım dalardı. Aynı zamanda hem akrabam hem de kayınlarım. Onlar benim için o biçim farklıydı. Benim açımdan yapılması gereken ne varsa hepsini, tüm işlerimi onlar yapıyordu” dedi.
"TUVALETİ BİLE OCAKTA POŞETE YAPTIRIP ATTIRIYORLARDI"
Tuncer, “Şimdi bizim zamanımızda yeni yemekleri içeride yedirmeye başlamışlardı. Taban uzak diye, yarım saat geçer diye içeri aldılar yemeği. Aslında tam tersi yani, içeriye aldılar ama bu seferde adam ihtiyacı için dışarıya çıkamıyordu. Adamlar ihtiyacını içeride yap diyordu. Sürekli olarak çalış diyorlardı. Seni dışarıya bir ihtiyacını karşılamaya göndermiyor. Tuvalete göndermiyor, yap yanında at poşete git diyor. Burada su baskını yakın bir zamanda olmamıştı. Su vardı devamlı ama böyle çok bir su baskını olmadı” ifadelerini kullandı.
"ARTIK ÜMİTLER TÜKENİYOR"
Tuncer, “Şimdi benim tabii ki ümidim var, yaradan dan ümidimiz sonsuz ama göz göre göre de yani başını şeyin içine sok nefes alamazsan ne olacak ümit bitti. Tabii ki ümidi yine kesmeyiz ama yavaş yavaş ümitlerde bir yere kadar. Bunlar ayrılmaz ki o biçim ayrılmaz. 5 kayın biraderim var, bunların ayrılmasının imkanları yok. Ekiz gibi giderlerdi gittikleri yere” şeklinde konuştu.