Üniversiteli Nazlı’nın Babası Mahkeme Kararına Tepki Gösterdi
Diyarbakır’da 20 Kasım 2013 tarihinde Seyhmus Taş isimli sürücünün çarpması sonucu hayatını kaybeden Dicle Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi Nazlı Urkun’un Babası Hıdır Urkun, sürücüye verilen 2 yıl 1 aylık hapis cezasına tepki gösterdi.
Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencisi Nazlı Urkun, 20 Kasım 2013 tarihinde üniversite servis otobüsünden indikten sonra karşıya geçmek istediği sırada, Şeyhmus Taş yönetimindeki 34 ZD 8630 plakalı otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından üniversiteli Nazlı Urkun’un ölümüne sebebiyet vermek iddiasıyla tutuklanan Seyhmus Taş, 2 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, üniversite öğrencisi Urkun’u yanlış yerde indiren sürücü Sertaç İlhan ile aracıyla çarparak ölümüne sebebiyet veren Şeyhmus Taş hakkında “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla 2 ile 5 yıl hapis cezası istendi.
Üniversiteli Nazlı’ya çarpan sürücü Şeyhmus Taş ve servis sürücüsü Sertaç İlhan’ın yargılandığı dava, Diyarbakır’daki 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcının esas hakkındaki görüşü ile Urkun ailesinin avukatı Gülten Aday’ı dinleyen mahkeme hakimi, Nazlı Urkun’a çarparak ölümüne sebep olan sürücü Şeyhmus Taş’a önce 2.5 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, ifadesini duruşma dışında veren yargılamalara katılmayan Taş’ın cezasında iyi hal indirimi yapılarak 2 yıl 1 ay’a indirildiğini açıkladı. Mahkeme Nazlı Urkun’u yanlış yerde indiren servis şoförü Sertaç İlhan’a da verdiği 1.5 yıl hapis cezasını erteledi. Mahkeme her iki sanığın ehliyetlerinin de 6 ay süreyle geri alınmasına karar verdi.
Tunceli’de yaşayan Nazlı Urkun’un babası Hıdır Urkun, mahkemenin verdiği kararı İHA muhabirine değerlendirdi. Mahkeme kararına tepki gösteren Baba Hıdır Urkun, "20 Kasım 2013 tarihli kaza günü Metin Eren diye Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bilirkişi kusurun yüzde 60’ını Şeyhmus Taş’a yüzde 40’ını da kızıma vermişti. Bunu adaletli gördük. Ancak avukatlarımız sürücünün kusurunun daha yüksek olduğu yönünde itirazda bulundular. İtiraz üzerine Adli Tıp Kurumu bunu tamamen tersine çevirdi. 55 kilogram ağırlığındaki bir çocuğu 27 metre hızla savuran bir sürücünün hızı ortadadır. 140-150 kilometreden aşağı değildir. Ama o caddede cep yol dediğimiz yolda geçen araçların duruma göre 50 kilometrenin üzerinde hız yapmaması lazım. İlhan Sertaç üniversitede servis şoförüdür. O da en büyük suçludur. Getirip 50 metre ilerideki durağı bırakmıyor, refüje bırakıyor. Çocuklar karşıya geçmek için orayı kullanmak zorunda. Yani ikisi de cinayet işlemişlerdir" dedi.
"KIZIMIN SAVUNMASINI DA SONUNA KADAR YAPACAĞIM"
Mahkeme kararını kabul etmediklerini dile getiren acılı baba Hıdır Urkun, "Adaletin tecelli ettiğine kanaatim gelmedi. Çünkü ikinci bilirkişi Adli Tıp Kurumu etkide kaldı öyle tahmin ediyorum. Adli Tıp Kurumu’nun bu kadar hızlı MOBESE kayıtlarından bahsetmeden o kararı vermesi bizim içimizde şüphe uyandırdı. Ben bir baba olarak böyle düşünüyorum. Kızımın savunmasını da sonuna kadar yapacağım. 19 yaşında makine mühendisliği okuyan gencecik kızımı kaybettim. Ama adalet tecelli etmiyorsa da bundan sonra da adalete olan güvenim sarsıldı. Öyle de devam eder. İnşallah Yargıtay bunu bozar buna da inanıyorum. Yargıtay’da bu karar bozulur. Çünkü Adli Tıp Kurumu bu MOBESE kayıtlarını hiç incelememiştir. Kayıtları inceleselerdi arabanın hızını tespit ederlerdi. Polis raporlarında araç sürücüsünün ortadan kayboluşu, 300 metre ileride plakasını sökmesi var. Adalet buna bakmıyorsa benim artık adalete diyeceğim olmaz bir baba olarak. Bu ülkeyi seviyoruz. Bu ülkede böyle bir adaleti hiç kabul etmeyiz" diye konuştu.
Acılı baba Hıdır Urkun, kızının fotoğraflarını sürekli yanında taşıdığını da sözlerine ekledi.