Van Barosu Kadına Şiddeti Protesto Etti
Van Barosu, 25 Kasım Dünya Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü münasebetiyle basın açıklaması yaptı.
Adliye Sarayı önünde toplanan Van Barosu’na kayıtlı kadın avukatlar, burada basın açıklaması yaptı. Kadın avukatlar adına avukat Hülya Korkmaz tarafından yapılan basın açıklamasında, “Öncelikle böyle bir güne ihtiyaç duyulması üzücü olmakla birlikte var olan realiteye bakıldığında mücadelenin uluslararası boyuta taşınmış olması önemlidir. Dünya üzerinde yaşayan tüm kadınların maruz kaldıkları cinsiyete dayalı şiddetin temelinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı yatmaktadır. Kadınlar toplumun her alanında ayrımcılığa ve şiddete uğramaktadırlar. Ülkemiz nüfusunun yarısını oluşturan kadınların birey olduğu unutulmayarak ve Anayas’ada belirtilen pozitif ayrımcılıktan faydalandırılarak gerçek manada eşitliği sağlanmalıdır. Kadına yönelik şiddetin fiziksel, cinsel, ekonomik ve manevi şiddet olarak her türlüsünün yaygın olarak uygulandığı ülkemizde, şiddetin en ağır biçimi olan cinayetlerde de inanılmaz derecede bir artış vardır. 2014 yılı verilerine bakıldığında ocak ayında 27, Şubat 15, Mart 24, Nisan 25 Mayıs 30, Haziran 18 Temmuz 35, Ağustos 24, Eylül 28, Ekimde 29 olmak üzere kasım ayına kadar toplam 255 kadın hunharca katledilerek yaşamını yitirmiştir. Faillerin tamamının erkek olduğu bu cinayetlere son verilmelidir. Kadın erkek eşitliğinde Türkiye’nin dünya sıralamasında 134 ülke arasında 126. sırada yer alması da söz konusu eşitliğin uygulanmasında sınıfta kaldığının apaçık göstergesidir. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun 6284 sayılı kanun ile her ne kadar kadınlar koruma altına alınmak istenmişse de bu kanun ne şiddet olaylarını azaltabilmiş ne de önleyebilmiştir. Koruma altındayken dahi kadınların hayatlarını kaybettikleri ve korunamadıkları ortadır. Hemen hemen her gün bir kadın yaşamını yitirmekte ve gazetelerin 3. sayfasında verilen haberlerde de haber diline dikkat edilmeden yaşanan canice cinayetlere gerekçe uydurulmaya ve normalleştirmeye çalışıldığı ve kadın ölümlerinin sayısal olarak yansıtıldığı ve bir insanın, bir canın yittiğinin vurgulanmadığı da görülmektedir. Yaşanan bunca şiddet olayına karşı her türlü önlemi almakla yükümlü olan devletin şiddet olaylarını açık bir şekilde kınaması, kadın sığınma evlerinin sayısının artırılması ve var olanların durumlarının iyileştirilmesi, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılması, toplumsal farkındalığın sağlanması için eğitim programlarının gerçekleştirilmesi, kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanması ve caydırıcı yasal tedbirler alınması gerekmektedir” sözlerine yer verildi.
Yapılan açıklamanın ardından avukatlar sessizce dağıldı.