Zirve Yayınevi Davasının 95. Duruşması
Zirve Yayınevi’nin 95. duruşması Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşma başında Mahkeme Başkanı Vedat Koç, dava dosyasına gelen yeni evrak ve belgelerle ilgili bilgi aktararak, ekspertiz raporlarının mahkeme dosYasında olmadığına dair tutanak tutulduğunu, misyonerlik faaliyetlerinin izlenmesine yönelik olarak Jandarma Genel Komutanlığı’ndan istenen talebe cevap verildiğini, MİT’ten istenilen talebe ise cevap verilmediğini belirtti.
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından gönderilen yazıda, misyonerlik faaliyetlerinin aşırı sağ faaliyetler kapsamında izlendiğini, 2010 yılından itibaren de misyonerlik faaliyetlerinin kapsam dışı kaldığı, Jandarma görevlilerinin sorumluluk bölgesinin dışında görevlendirilmesinde bir sakınca bulunmadığı, istihbari faaliyetlerin ilgili yönetmenlik ve talimatlar kapsamında yapıldığının belirtildi.
Mağdur avukatlarından Erdal Doğan, Ankara’daki Kozmik Oda soruşturması kapsamında davaya konu belgelerin istendiğini hatırlatarak, kozmik oda soruşturmasında davayla ilgili tüm dosyaların istenmesini talep etti.
Bazı sanık avukatları, tutuksuz yargılan ve davanın asıl 5 sanığı olan sanıklara uygulanan elektronik kelepçe uygulamasına son verilmesini istediler.
Tutuksuz sanık Orgeneral Hurşit Tolon, yasal olarak bulunması gereken duruşmaların dışındaki diğer duruşmalardan bağışık tutulmasını isteyerek, “Bir müfterinin iğrenç iftiraları ile yıllardır azap çekiyorum. Tek bir yalancı, tedarik edilmiş yalancı, müfteri yüzünden çekilen bu azaba bir son verilmeli” dedi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Malatya eski il jandarma komutanı ve Emekli Kurmay Albay Mehmet Ülger, “17-24 Aralık darbeleri ile Fettullah Gülen’i Humeyni’nin İran’ın başına getirildiği gibi Türkiye’nin başına musallat etmek istediler. Paralel yapı küresel güçlerin taşeronluğunu yapmaktadır. Zirve Yayınevi davası ne bir cinayet davasıdır, nede bir darbe davasıdır. Bizi derin devlet olarak suçlayanlar, paralel devlet yapısı suçuyla tutuklanmışlardır. Darısı yargıdaki paralel yapının başına. Gizli tanık İlker Çınar paralel yapı tarafından kullanılmıştır. İlker Çınar’ın gizli tanık sıfatı kaldırılmalı ve mahkemede sorgulanmalı” dedi.
Tutuklu sanık Binbaşı Haydar Yeşil ise HTS kayıtlarında sahtecilik yapıldığını belirerek, HTS kayıtlarının yeniden aldırılmasını talep etti.
Tutuklu sanık öğretim görevlisi Ruhi Abat ise, “Sahteciliği meslek haline getirmiş olan İlker Çınar’ın beyanları ile 41 aydır tutukluyum. İnsafsız ve onursuz iddialarla suçlanıyoruz. 4 kişi ile darbe yapacağımız iddia ediliyor. İddianamede bu cinayeti Fettullah Gülen grubu üzerine yıkacağımız iddia ediliyor. Peki kimdir bu Fettullah Gülen grubu? Peki kimin üzerinden bunu Fettullah Gülen grubu üzerine atacağız. Önce bunu bir söyleyin. İlker Çınar, ilk 7 ifadesinde Ramazan Akyürek’ten bahsetmemiştir. Ancak 8. İfadesinde Ramazan Akyürek için yer vermiştir. Ramazan Akyürek aklanmaya çalışılmıştır” dedi.
Abat, dosyada ilginç belgelerinde bulunduğunu belirterek, “2049 yılında oluşturulmuş belge olamaz. 1601 yılında çıktısı alınmış belge var. İddianamede belirtilen ek belgeleri istiyoruz. Ama verilmiyor. Çünkü ortada film-fırıldak var” dedi.
Abat, paralel yapı operasyonu kapsamında tutuklanan polislerin ailelerine de seslenerek, “Gelin oğlunuzun sahte belgelerini burada görün” ifadesini kaydetti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya ara karar vermek üzere ara verdi.