17 Ağustos'ta bacaklarını kaybetmişti! Başarı hikayesi umut oluyor...
45 saniye süren 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yaşama dört elle sarılan, aştığı engeller ile herkese ilham kaynağı olan Koçak, "Şu ana kadar iletişim kurduğum çok insan oldu. ‘İlk defa gülüyorum' diyen delikanlılar oldu. Onlar bana çok büyük çalışma azmi, zevki verdi. 'Mutluluk' diye tarif ettiğim şey de bu. Yeni dünya rekoru kıracak çocuklar gelecekler, yeniden üreten insanlar olacak" dedi.
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen depremlerin ardından, 17 Ağustos'un yarım bıraktığı Ufuk Koçak da elini taşın altına koydu. 17 Ağustos 1999 depreminde 3 gün boyunca enkaz altında kalan ve iki bacağın kaybeden Koçak, hayata dört elle sarılmıştı. Umudunu asla yitirmeyen, enkazdan çıktıktan sonra önüne çıkan engelleri tek tek aşan Koçak, su altı sporunda da başarılı oldu. "Dünya değişken ağırlık serbest dalış" rekorunun sahibi Koçak, şimdilerde depremzedeler için var gücüyle çalışıyor. Deprem bölgelerinde giderek afetzedelerin dertlerine derman olmaya çalışan Koçak, Kocaeli'ye döndüğünde de çalışmalarına devam etti. Depremi yaşayan vatandaşlarla bir araya gelen Koçak, onlara hayata yeniden devam edebilmenin sırrını anlatıyor, motivasyon veriyor.
"Depremzedelerin hayata tutunmaları için canlı bir örnek olarak deprem bölgesindeydim"
17 Ağustos'ta yaşadığı zor anları anlatan Ufuk Koçak, "1999 depreminde 3 gün boyunca enkaz altında kaldım. O enkazdan çıktıktan sonra 'Her şeye rağmen hayat devam ediyorsa sen de devam edeceksin' dedim ve hayatımı ilmek ilmek örmeye başladım. Bugün de ülkemiz böyle büyük bir afet yaşamışken üzerime düşen görevle, nasıl bir felsefeyle hayata baktığımı, hayata nasıl kaldığım yerden devam ettiğimi anlatabilmek için bölgeye gittim. Gerek uzuv kaybı yaşayan kardeşlerim, gerekse aileler ve sağlık çalışanlarını motive etmek için bölgeye gittim. Depremzedelerin hayata tutunmaları için depremi yaşamış canlı bir örnek olarak 13 gündür deprem bölgesindeydim. 2 günlük bir dinlenme için geldim, tekrardan gideceğim. Kayıp yaşamış ailemizin hepsine tek tek ziyaret etmeye devam edeceğim. Olabildiğimce onlara moral ve güç vereceğim. Geriye dönüp baktığımızda aynı dönemlerden ben de geçtiğim için ‘Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar' mantığıyla hareket ediyorum" dedi.
"Protez yanlış bir motivasyon olur"
Ufuk Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşadığım durum aslında benim için kötü bir deneyim ancak diyalog kurmam için köprü oluyor. Yaşayacakları süreçleri, ne olup ne bittiğini, neler yapacaklarıyla ilgili yönlendirme yapıyorum. Bundan sonraki organizasyonlar için kaos oluşmasın diye de herkese seslenmek istiyorum. Uzvunu kaybetmiş biri için protez konusunu açmak çok erken. Oradaki depremzedelere aktarmamız gereken ilk durum hayatın devam ettiğini, koşullar ve şartlar ne olursa olsun hayata devam etmeleri gerektiğini anlatmak. Bu inanca eriştikten sonra protez teminini yapmamız gerekiyor. Bugün konuyla ilgili atacağımız adımların hepsi ilerde bizim için kaos olabilir. Oradaki arkadaşlarımızın hayata tekrardan kaldıkları yerden devam edebilmeleri için protez yanlış bir motivasyon olur. Bugün bizim söylememiz gerek tek şey, 'Çok kötü şeyler yaşadık, belki yarın kötü şeyler yaşayacağız ama bizim yapmamız gereken tek şey karşımıza ne çıkarsa çıksın bu problemlerle yine mücadele edeceğiz' dememiz gerekiyor. Ben de Kocaeli Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı olarak sahada üzerime düşen vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum. Konuyla ilgili herkes en doğru bildiği neyse, en iyi yapabildiği şey neyse onu yapmalarını tavsiye ediyorum. İnsanlar destekten bulunmadan önce mutlaka kendilerine 'O afetten ben etkilenmiş olsaydım bana nasıl davranmalarını isterdim?' sorusunu sorsunlar"
"Yeni dünya rekoru kıracak çocuklar gelecekler, yeniden üreten insanlar olacak"
Afeti yaşayan vatandaşlara motivasyon verilmesi gerektiğine dikkat çeken Koçak, "Ben de 1999 depremini yaşadım ancak tekrardan aynı duyguyu yaşamak, onlarla birlikte çökmek, yıkılmak doğru bir şey değil. Şu an o duygu bize can vermeli, enerji vermeli. Onun üzüntüsü sonradan konuşulacak şeylerdir. Bugün bize bu acıyı yaşamış insan olarak çalışmak düşer. Oraya gidip bu durumdan etkilenmek, manevi olarak düşmek, üzülmek söz konusu değil. Eğer böyle bir acıyı yaşamışsanız, böyle bir konuda tecrübeliyseniz, bugün sizin çalışmanız gerekiyor. Yaralarımızı saralım, yeniden şehirler kurulsun ondan sonra bu konuyla ilgili üzülebiliriz. Depremin ilk günden beri çalışmalarımıza başladık. Şu ana kadar iletişim kurduğum çok insan oldu. ‘İlk defa gülüyorum' diyen delikanlılar oldu. Onlar bana çok büyük çalışma azmi, zevki verdi. 'Mutluluk' diye tarif ettiğim şey de bu. Yeni dünya rekoru kıracak çocuklar gelecekler, yeniden üreten insanlar olacak. Ne olursa olsun, belki bir kolumuz, bacağımız ya da iki kolumuz, iki bacağımız olmadan biz çalışmaya üretmeye devam edeceğiz. Ben oradaki insanlara bunu aktarıyorum çünkü ben bunu yaptım. Beni canlı canlı görmeleri de onlar için motivasyon oluyor. Ben inanıyorum yarın bir gün o çocuklar da aynı şeyi yapacak, yıkılmayacağız. Engel diye bir şey yoktur. Gitmek isteyen veya bir şey yapmak isteyen insanın en büyük engeli kapının eşiğidir. O eşikte bugün açılacak. Hayat onu yaşamayı bilen cesur insanlarındır" şeklinde konuştu.