Mustafa Destici: 'Çürük raporuna rağmen o binalarda oturulmasına nasıl müsaade edildi?'
BBP lideri Destici, Ankara'da partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) ve Merkez Disiplin Kurulu Toplantısı'na katıldı. Burada konuşan Destici, BBP'nin dış politikayı her zaman milli bir politika olarak gördüğünü, iktidarda kimin olduğuna bakmadan hep devleti ve devleti yönetenleri destekleyerek, onların yanında durduğunu aktardı. Bundan sonra da aynı şekilde durmaya devam edeceğini açıklayan Destici, "Suriye'nin kuzeyindeki terör yuvalarına karşı devletimizin, hükümetimizin, kahraman silahlı kuvvetlerimizin başlattığı operasyonların hep yanında durduk. Hakeza Irak'ın kuzeyiyle ilgili, Libya teskeresi, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin tamamında hiç tereddütsüz bir şekilde biz devletin ve devleti yönetenlerin yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. İçeride terörle mücadelede de yine devletimizin ve bu mücadeleyi yönetenlerin yanında olduk, bundan sonra da yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.
'NAHCİVANLA AZERBAYCAN BÜTÜNLEŞMELİ'
Destici, Ermenistan saldırılarıyla ilgili 'Azerbaycan-Ermenistan savaşı' diye nitelendirmenin yanlış olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti.
"Aslında bize göre bir savaş değil. Ermenistan'ın 30 sene önce kanla, gözyaşıyla, soykırımla işgal ettiği topraklardan çıkmadı, çıkarılmadı. Uluslararası hukuk buna göz yumdu. Minsk Grubu olayı oyaladı, öteledi ve 30 yıl gibi bir zaman geçti. Bütün buna rağmen Ermenistan, sanki haklıymış gibi yeni saldırılar başlatınca Azerbaycan haklı olarak büyük bir harekat başlattı ve şu anda işgal edilmiş topraklarımızın pek çoğu kurtarıldı. Başından beri; 'işgal edilmiş toprakların tamamı kurtarılmadan bir masaya veya müzakereye oturulmamalı ya da çekilecek, şart bu olmalı' dedik. Üç ateşkes yapıldı ama bunların üçünü de Ermenistan bozdu. Ermenistan şu anda sahada mertçe mücadele edemiyor, kahraman Azerbaycan milli ordusunun karşısında duramıyor ama emperyalistlerin verdiği füzelerle sivil yerleşim yerlerini vuruyor. Bunlara gerekli karşılıklar veriliyor. İnşallah bütün işgal edilmiş bölgeler kurtarılacak. Hatta bunun da ötesine geçilmeli, Nahcivan'la Azerbaycan bütünleşmeli ve o sayede Türkiye'nin de Türk dünyasıyla karadan bütünleşmesi de açılmış olmalı."
'TEDBİRLERİ TAM ALMIŞ OLSAYDIK BU KADAR KAYIP YAŞANMAZDI'
Destici, İzmir'deki depremin ardından dün partililerle birlikte bölgeye gittiklerini ve yaralıları ziyaret ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Gördüğümüz manzara üzücü. İki türlü üzülüyorsunuz. Bir, depremin gerçekleşmiş olması ve bunun neticesinde yaşanan kayıplar. Ama ikinci defa, daha çok sizi üzen bir şey var. Evet deprem bir gerçeğimiz ama depremden önce almamız gereken tedbirleri tam olarak almış olsaydık bu depremde acaba bu kadar kayıp yaşar mıydık? Sorunun cevabı net, olmazdı. Ne bu kadar bina yıkılırdı ne de bu kadar can kaybı olurdu. Bu cevap bizi daha da üzüyor. En büyük can kaybının yaşandığı iki bina. Rıza Bey Apartmanı ve Doğanlar Apartmanı. Şimdi sabah öğrendik ki iki binanın da çürük raporu var. İki binanın da çürük raporu var olmasına rağmen deprem bölgesinde olan İzmir'in Bayraklı ilçesinde bu binalar içerisinde onlarca ailenin oturmasına nasıl müsaade edildi? Diğer binaları da gördüğümüzde yine aynı kanaat bizde oluşuyor. Gözümüz görüyor, aklımız eriyor. Bakıyorsunuz ortadaki bina yıkılmış, yandaki bina sağlam, arkadaki bina sağlam, sağdaki bina, soldaki bina sağlam. Demek ki bu yıkılan binada bir problem var. İşte çürük raporları varmış."
'İZMİR’İ YÖNETEN ZİHNİYET HESABINI VERMELİ'
Destici, yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin depreme hazırlık yapması gerektiğini dile getirerek, "Yıllardır söylenen bir şey var İzmir ile ilgili. İzmir'in yerleşim yerlerinin yüzde 70'inin kaçak olduğuyla ilgili. Aşağı yukarı kurulduğundan beri İzmir'i yöneten zihniyet, parti, sizin yerel yönetiminizde bu işler nasıl oldu? Bunun hesabının verilmesi, sorulması lazım. Sadece kasaya girecek para ya da alınacak oy hesabıyla bu işler yapılırsa sonuç, manzara İzmir'deki gibi karşımıza çıkıyor ve bunun çok ağır bir bedeli oluyor. Öncelik insan hayatı olmalı" diye konuştu.