Vaka sayılarındaki artış sokağa çıkma yasağını gündeme getirecek mi?
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Hürriyet'ten Fulya Soybaş'a, bahsedilen artışın il bazlı olabileceğini söylüyor:
“Takip edebildiğim kadarıyla salgın İstanbul’da daha kontrollü, diğer bazı illerde ise artış var. Bu ortalamaya yansımış olabilir” diyor. Seyahat yasaklarının kaldırılmış olması ve akabindeki kısmi göçün böylesi bir artışa neden olup olmadığı sorusuna cevabı net: “Bunlar hipotez. Bunu söyleyebilmek için başka veriler lazım. Ama şunu söyleyebilirim yaşanan gevşemenin rakamlar üzerinde etkisi büyük.”
"2. dalga yaşanabilir"
Prof. Dr. Yavuz, İran örneğini veriyor ve “Yeni normalde, maske-mesafe-hijyen başta, tedbirler uygulanmazsa 2. dalga bizde de kaçınılmaz olur” diyor. Sınır kapılarını açtığımız İran’da 24 saatte vaka sayısı 3 bin 574 oldu ki bu salgının ilk gününden bu yana 24 saat içinde tespit edilen en yüksek sayıydı. Yavuz “Biz de o durumdan uzak değiliz. Çok dikkatli olmak lazım. Bu kadar rahat bir ‘normalleşme’ doğal değil. Kalabalığa mümkün olduğunca girmemek, girilecek ise maske ile girmek, yakın temastan ve kapalı ortamlardan kaçınmak en çok dikkat edilmesi gereken hususlar. İnsanlar yeni normali ‘eski normal’ algılıyor. En az 1 yıl daha yeni kurallarla hayatımıza devam edeceğiz” diyor.
"Salgın duraklama döneminde"
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bahsettiği artışın, günlük-pozitif çıkan vakalardaki artış olduğunu belirterek “Son 15 gündür rakamlar 800 ile 1500 arasında dalgalanıyor. Kimi günler biraz düşüyor, kimi zamansa yükseliş gösteriyor. Bu dalgalanmanın sebebi önceki yasaklamalar. Bayramda uygulanan 4 günlük sokağa çıkma yasağı ile 700’lü rakamlara kadar indik. Sonra ‘normalleşme’ etkisi ile artış başladı. Günlük vaka sayısında yaşanan bu dalgalanmalar sağlıklı bir değerlendirme yapmak için yeterli değil. Önemli olan genel trend” diyor.
"Rakamlar aynı değil"
Özlü şöyle devam ediyor:
“Normalleşmenin başlamasıyla birlikte ‘duraklama’ dönemine girildi. Bir plato oluştu ki bu zaten ‘normalleşme’ ile bekleniyordu. Yani, endişe edilecek bir durum yok. Ancak haziran ayında ne olacak onu da görmek lazım! 10 gün içinde ne durumda olduğumuz netleşir. Ayrıca, pozitif hasta sayısının artması, bulunan kişilerin hepsinin hasta olduğu anlamına gelmiyor. Salgının başındaki 1000 sayısı ile şu anki 1000 sayısı aynı değil. Salgın başladığında sadece semptomu olan kişilere test yapılıyordu. Dolayısıyla pozitif olan günlük vaka sayılarımızın tamamı hasta idi. Bunların % 23’ü hastaneye yatırılarak tedavi ediliyordu. Oysa şimdi test yapılan kişilerin % 96’sı asemptomatik ve pozitif olanların sadece % 2.3’ünü hastanede tedavi ediyoruz. Zaten, bakanlığımız süreci sıkı takipte. Ciddi bir geri dönüş olursa yasaklar yeniden uygulanabilir.”
"Yasak yerine maske zorunlu olsun"
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek:
“2 gün yasak uygulanıyor, o yasakların tekabül ettiği 5 gün sonunda rakamlar ‘hop’ düşüyor. Pazartesi olunca insanlar bu kez o iki günün acısını çıkarırcasına sokakta kalabalıklaşıyor, bu kez de rakamlar ‘hop’ yukarı çıkıyor. Sokağa çıkma yasaklarının bu noktada bir çözüm olmadığı çok net. O nedenle Cumhurbaşkanı’nın kararının yerinde olduğunu düşünüyorum. Zaten, kontrollü sosyal hayata geçildi. Öyle büyük bir artış-geri dönüş olursa Sağlık Bakanlığı gerekli önlemleri alır. Günlük vaka sayısının 700’lere kadar düşmesinin sebebi bayramda 4 gün sokağa çıkmanın yasak olmasındandı. Bu dalgalanmaya biraz da uygulanan kısıtlamalar sebep oldu, bizleri yanılttı. Yasaklar olmadan gerçek vaka sayının ne olacağını bir hafta içinde hep beraber göreceğiz. Bana kalırsa en önemli sorun maske. Sokağa çıkma yasakları yerine maske kullanımı zorunlu hale getirilse ve doğru kullanımı denetlense çok daha yerinde olur.”
"Klinik bulgu gösteren hasta azaldı"
Kendisi de Corona virüs geçiren ve başarılı bir tedaviyle yeniden görevine dönen iç hastalıkları uzmanı Dr. Ahmet Faruk Yağcı, rakamlardaki dalgalanmanın normal olduğunu söylüyor. Yağcı “Günlük test sayısı 50 binlerin üzerine çıktı. Bunların içinde taramalar da var. Mesela askere gidenler, fabrika işçileri, yeniden ofislerine dönenler taranmaya başlandı. Bu kişilerin pozitif çıkma oranları yüksek ama çoğu semptomsuz süreci atlatanlar. Yani hastaneye bile yatmadan, 14 gün evde karantinayla negatife dönenler. Klinik bulgu veren hasta sayısı artık ilk zamanlara göre çok az” diyor.
Sürü bağışıklığına geçilmeli
Dr. Yağcı şöyle devam ediyor:
“4 haftada 2 COVID-19 tanısı koydum, ikisinde de ne ateş ne öksürük. 14 gün sonunda ikisi de negatife döndü. Demem şu ki hastalığın seyri artık, grip gibi, mevsimsel bir hastalık döngüsüne girmeye başladı. Hazır böyle bir durum varken toplumun virüsle mümkün olduğu kadar çok karşılaşması ve bağışıklığın arttırılması gerekli. Sürü bağışıklığı denilen şey budur. Yüzde 45-50 oranlarına çıkacak ki bulaşması zorlaşsın. Yoksa, insanları daha ne kadar evlerinde tutabilirsiniz? Özellikle gençler ve çocuklar bağışıklık kazanacak ki daha rahat hareket edilebilecek bir ortam olsun.”